Pazar, Eylül 28, 2008

Barcelona'da yeme içme ve şehirden ufak tefek ipuçları

Hani şehirler için birer isim takarlar.Birine asyanın incisi,birine doğunun prensi,birine denizler aslanı falan filan benim için Barselonanın 3 ismi oldu..Evet olumsuz isimler ama bence isimlerini hak ediyor.

1-Sinekler şehri
2-Trafik ışıkları şehri
3-Dev vinçlerin şehri

Evet bu 2 ismi de kesinlikle hak ediyor.Neden sinekler şehri derseniz...Yemek yerken ufak ufak limon sinekleri bir anda sarıyordu hem de şehrin en işlek caddesindeki 1.sınıf restaurantta.Sonra otel odamızda kara sinekler vardı.Sonra hayvanat bahçesi yakınlarındaki bir parkta 1 fotoğrafı 10 dakika çekmemi sağlayan büyük sinekler :) Neyse bu güzel ismi benden hediye edin artık.
Diğerleri her 10 metre aralıklı ortalama 45 saniye beklediğimiz trafik ışıkları.Ben bugüne kadar Amerikalılara gıpta ederdim,ışıklara gösterdikleri hassasiyet konusunda.Kesinlikle bir güzel şehirde ışıklar en önemli kuralı trafiğin.Eğer olur da araba ile giderseniz dikkat edin,heryerde gönüllü müfettişler çalıştığını duydum,ışık diplerinde duran.
Ayrıca şehre uzaktan baktığınızda veya görmek istediğiniz neyin yanına giderseniz gidin,hep sağında solunda dev vinç kuleleri göreceksiniz.Sanki daha devam eden dev bir disney şantiyesi gibi.

Evet benim Barcelona'da yaşama sebebim olabilecek bir nokta La Rambla'dır.
O civarda yaşamak için kalıp, buradan iş bulup,Katalanca öğrenip bir şekilde ben bu şehirde kalmayalım dediğim noktadır. Çünkü ben 4 kuşak İstanbul'lu bir aileden geliyorum. İstanbul'luluk,Beyoğlunda,Pera'da,Beşiktaş'ta insanların birbirine selam verip,kravatsız sokağa çıkılmadığı,herkesin herkesle sohbet ettiği saygısızlığın cezalandırıldığı dönemleri sürekli büyüklerimden dinleyerek büyümüş biri olarak, ben Barselona'da o anlatılanları gördüm.

Evet belki o boyutta değil, ama ben insanların birbirlerine çarptıklarında özür dileyen, çocuğunuzun arabası ile dükkana girmeye çalıştığınızda kenara kaçılıp size surat etmemeleri,insanların birbirilerine hal hatır sormaları,taksilerin ufak mesafelerde suratını asmadan 1 km. yol için bagajlarının yağmurda kirlenmesini göze alarak bebek arabamı yağmurda katlayıp bagaja koymaları,saygısızlığın olmadığı,en hoş abiye kıyafeti giyen kadına,erkeğe karşı hoşgörülü,sarkmadan,terbiye sınırlarını aşmadan yaklaşan bir tutumları var.En uç nokta da kıyafetle bile gece eğlenmeye giden kızları gördüğümde birazdan başlarına gelecekleri konusunda acaba neler olacak derken ,karşıdan gelen gruptan bir kişi hafif yollu söz ile tacizde bulundu,onun da arkadaşları arasında farklı bir lisan konuştuğunu görünce, onun da İngiliz olduğunu öğrenmemle birlikte İspanyol insanına karşı tutumum değişti.Sonradan da zaten kızların arkadaşları olduklarını gördüm o yüzden de biraz yüz bulmuşlar ama inanın oradaki renk ve sıcaklık farklı.
Benim hoşgörü konusunda ne yazık ki İstanbul'da bunu 15 yıl önce bizim kaybettiğimizi düşündüğüm bir nüans bu... Ayrıca bu dediğimi de mutlaka yazarım dediğimi hatırlıyorum.Kesinlikle Barcelona ve La rambla bölgesi dünyadaki her gencin mutlaka 20-35 yaşları arasında görmesi,bir süre yaşaması gereken bir yer.Sırtında çantası olanlar,trenle gelmiş dünyayı gezenler,o uzakdoğulu çocuk yaştaki turistler,bitli tabir edilen sokaklarda yaşayan post modern yaşayan gençlerin kıyafetleri falan derken resmen 2 hektar alana kurulmuş üniversitenin kampüsünde yaşıyor gibisiniz.Biraz da gözlemciyseniz orada saatlerinizi geçirirsiniz.En komiği de bizim güzel Türk insanımızın Barselona'da birbirilerine İngilizce konuşuyor olmaları.Bir dükkanda karşılaştığımız kadim bir insan topluluğundaki herkes bir anda bizim de Türkçe konuşuyor olmamızdan sonra İngilizceye geçip What a nice? demeye başladılar biblolara.Onların canı sağolsun,değişiklik her zaman iyidir,biz de 4 gün önce geldik ülkemizi özledik be gurban diyip sarılmayacaktık ama hani ayak üstü iki sohbetin de belini aynı Japonlar,Avustralya'lılar gibi kırarız diye hayal etmiştik...
La rambla lokasyonuna gelince Taksim,Bağdat caddesi karışımı taşıyan güney batı ucunda Kristof Kolomb heykelinin olduğu kuzey doğu ucunda Plaça de Catalunya 'ya dayandığı bir cadde.Bu konuya değinmek istemiyorum çünkü bu konuda Türkçe bilgi sayısı oldukça fazla... Ayrıca ben o lokasyonun mutlaka yaşanması gerektiğini mutlaka Barselonaya gidenlerin göreceğini ve de sokaktaki hareketliliği bir şekilde yazıya dökemeyeceğimi çok iyi biliyorum.Kısaca özetlemem gerekirse;
Ortasında geniş bir kaldırım üzerinde, gazete bayileri, pandomin yapan sanatçıları,çeşitli oyunlar yapan hokkabazları var.Gerçekten görülesi bir sokak eğlence modeli.Haftasonları çok kalabalık oluyor,gecenin ilerleyen saatlerine kadar insan seli görüyorsunuz.Mağazalar ne yazık ki çok azı dışındakiler 22.00 'e kadar açıklar.Tüm mağazalar 21.00 civarında kapanıyorlar ve de kapanma saati konusunda çok katılar,itiraz,değişim şu bu yok,yarın lütfen 10.00 'da gelin oluyor cevapları.
Alışveriş saatinizi iyi ayarlayın derim.



YEMEK İÇME :
Yemek konusunda ufak bir çocuğumuz olduğu için biraz sıkıntı çektik,neden derseniz? Çocukla gidilen ülkelerde çocuk damak tadına uygun yemek yiyemezse çocuk, aç kalır, tüm aile de aç kalır.
Bizim de kızımız ,oturup
tapas yiyemeyeceğine göre, biz de fastfood'dan uzak durmasını istediğimiz için gidip La rambla 113 numaralı Carrefour'dan aldığımız peynirler ile sandviç yapıp sokak ortasında meyve suları ile öğün geçiştirdik. Gerçi balık ve deniz ürünleri bakımından muhteşem restaurantları var.Örneğin bir akşam MERENDO DE LA MARI de yediğimiz lezzetli kalamar ve de balıkları unutamam.Tabii ki buna muhteşem şarapları da eklemeyi unutmayın.Ortalama ödeyeceğiniz hesap kişi başı balık şarap ve çeşitli otlarla yapılan salataları da eklersek 40 euro civarında.
Unutmayın, eğer iyi bir deniz ürünü yemek istiyorsanız, mutlaka bavulunuza gömlek ceket makosen koymayı unutmayın,spor ayakkabı ve kot pantolon ile sizi akşam yemeğine almıyorlar.Balık konusunda da port vell denilen noktadaki ünlü balık restaurantları olduğunu gördük.Barcelona'da aç kalmazsınız.Sadece özel durumunuz varsa zorlanırsınız, ama aç kalmazsınız.
Eğer iyi bir şarap meraklısısıysanız ,size oturup şuradan şu şarabı ucuza bu şarabın tadında hafif burukluk var dememiz ayıp olur.Sonuçta iyi bir şarap eksperi veya ünlü şarapların içicisi değilim.Lakin aklıma son dakikada gelen ve de her zaman rafta baktığımda en çok satıldığını gördüğüm, şarabı alırım felsefesi ile Carrefour'daki şarap reyonlarından şarap aldım,bunlarda dikkat edeceğiniz husus.Hiç bir zaman Avrupa ülkelerinde şarapları bir araya koyup bir çanta içerisinde havalimanda gelip yanınızda götürmeyi hayal etmeyin.Güvenlik kapısında tüm şaraplarınızla birlikte geri gönderilir,bunlardan kurtulmanız gerektiği cevabını alırsınız.O yüzden bavulunuzun muhtelif köşelerine sıkıştırdığınız şarapları bavullar ile birlikte bilet işlemleri sırasında bavulla birlikte göndereceksiniz.Yoksa yanınızda taşıma fikrine hiç sıcak değiller.Herşey tecrübe ile sabittir.Sonradan da bu çantayı bavullarımı verirken unutmuşum dediğinizde üzgünüz,bir kere kartınızı bastık,gidin THY yetkililerinden bize imza alın dediklerinde siz fellik fellik adam ararsınız.O yüzden siz siz olun o şaraplardan kurtulmayın,çünkü ironik olan o şarapları kabul etmedikleri kapının ardından dutty free'ye girip o sokağa attığınız şarapların satıldığını hatta 10 euro luk şaraplarınızı orada 30 euro sattıklarını ve de uçağa sokabildiğinizi gördüğünüzde bunun da bir ülkede size yapılmış özel satış olduğunu göreceksiniz.

Ayrıca olurda şehirden çok almayı istediğiniz özel bir marka,barcelonaya ait bir obje varsa üzülmeyin,havalimanı içerisinde pasaporttan geçtikten sonra girdiğiniz noktada o kadar çok satış dükkanları var ki Ferrari mağazasından tutun da çocukların kendilerini en iyi hissettikleri Imaginacio mağazasına kadar herşey burada satılıyor,o yüzden hiç bunu almayı unuttuk tühlemeyin.

ŞEHİRDE:
Şehir içerisindeki tüm yollarda kaldırım inişlerinde ve çıkışlarında bebek arabasının ineceği rampalar var.Ayrıca metro ile yolculuk etmek isteyen özürlüler ve bebek arabalılar için de metronun az ilerisinde bir asansör göreceksiniz,onu kullanıp istediğiniz katta inebilirsiniz.
METRO:
Hani hiç kullanmadık derken 1,2 kere binmişliğimiz var hafif zihni yoklayınca...Bir şekilde biletiniz yok,sorun da yok.Orada otomatik bilet satan cihazların (ATM gibi) üzerindeki ingilizce düğmesine basıyorsunuz ve de ta taaaaa size soruyor.

Kaç günlük bilet istiyorsunuz diye!!!! Siz de oradan kutulardan 1 kerelik bilete basarsanız bundan kaç tane istiyorsan ekrana basıyorsun ve de x2 yapıyorsunuz ve de bir anda kenarı da yeşil ışık yanıyor,paranı gönder diyor.Sen de gönderiyorsun kağıt paranı ve de ta taaaaa aşağıya ilk önce bozuk paralar yağmaya başlıyor ve de sonrada metro kartların.Sonra aldığın gibi doğruca trene doğru yolculuk.Kartı okutmak için ok yönünde bas,sonra da bekle kartı sana verdikten 5 saniye sonra o camlar kenara açılıyor,sakın panik yapıpta hay allah okumadı bu diye panik yapma,yap istersen ama suratına bakan olmuyor,millet işe gidiyor,moralli değiller sen de orada geziyorsun.Yani suratına bakan olmuyor diyebilirim.5 sn. sonra kapı açılıyor ve de trenler ortalama 2.40 dk. bir geliyorlar orada geriye sayan sayaç var.Metro çok bakımlı değil,yani İstanbuldakiler daha bakımlılar ama içerideki hizmete bittim.
Metro içerisinde giderken ekranda bir anda tipler beliriyor ve bunlar kim derken anlıyorsunuz ki o durduğunuz durakta sinyalizasyonda çalışan ekibin webcam ile çekilen görüntüsü trene veriliyor.İlginçtir Can Serra durağındaki ekipten birinin burnu ile oynadığını görünce bir tek ben güldüm,sanırım İspanya'da burnu ile oynaya gülenin, tatak kadar aklı yoktur felsefesini okumadan gittim... Metro'yu da Camp Nou stadına gitmek için kullandım,eğer bir gün maça giderseniz onu da yazayım.Metro durağı çok yakında bırakmıyor.(Metroda ineceğiniz durak adı: Line Blue 5 Collblanc) 20 dakika yürüme mesafesinde,eğer elinizde poşetler,ağır birşeyler taşıyorsanız Plaça de
Espanya gibi bir meydandan taksi ile 8 euro tutuyor 2 kişi metroyla da 4.70 tutuyor,siz bilirsiniz yine de...
Buna da başka bir başlıkta değineceğim.Eğer bir camp nou stadına giderseniz ne görürsünüz ne yaparsınız diye.Açıkcası her futbolu seven canlının görmesi gereken bir yer olduğunu yazayım,sonra başka bir başlıkta onu da değerlendirelim.Elimde görülesi fotolar var çünkü.....!